YAZILAR

Doğrudan Temin İşlemlerinin Hukuki Niteliği

Doğrudan temin kamu ihale uygulamalarının en çok ilgi çeken başlıklarından bir tanesidir. Özellikle idarelerin küçük çaplı ve sık ihtiyaç duyulan birçok alımı olduğu düşünüldüğünde sözleşme bedeli olarak fazla olmasa da sayıca oldukça çok doğrudan temin yapıldığı gözlemlenmektedir.

Baştan bir kez daha vurgulamak gerekirse doğrudan temin bir ihale usulü değildir. Hatta buradan çıkarılan bir diğer yorum doğrudan teminin bir ihale olmadığıdır. Kanunun 4’üncü maddesinde ihale, bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemler olarak tanımlanmıştır. Bu durumda doğrudan teminde istekliler, seçim ve sözleşme gibi unsurların zorunlu olmadığı göz önüne alındığında bu yöntemin bir ihale olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Doğrudan teminin hukuki niteliği çerçevesinde bu işleme yönelik itirazen şikayet başvurusu yapılamaması, bu yöntemde yasaklama işlemlerinin uygulanamaması gibi bir takım sonuçlar doğmaktadır.

Her ne kadar Kamu İhale Kurulunun doğrudan temini bir ihale olarak benimsemediği açık olsa da bu yöntemin nasıl yürütüleceği konusunda Kamu İhale Genel Tebliğinde düzenlemeler bulunmaktadır.

Doğrudan temin düzenlemesinin amacı idarelerin bir ihale süreci yürütmeleri mümkün olmayan veya ihale süreci yürütmeleri iktisadi olmayan durumlarda başvurabilecekleri alım yönteminin tespitidir. Örneğin herhangi bir piyasada sadece bir kişi bir malı tedarik ediyorsa, bu alım için ihale yapmanın bir anlamı olmayacaktır. Aynı şekilde idari işleyiş için gerekli basit kırtasiye malzemeleri için uzun süreli ihale süreçleri takip etmenin kamu hizmetinin gerekleriyle uyuşmayacağı söylenebilir. Bu nedenle de özellikle Kanunun ilk halindeki doğrudan temin gerekçeleri bu düşünceyle hazırlanmıştır.